Topkapı Sarayında "Aşkı-ı Nebi Sergisi" açıldı…

Diyanet İşleri Başkanlığı, 2014 yılı Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı ile ortaklaşa büyük bir sergiye imza atarak, bugüne kadar bir arada sergilenmemiş eşsiz değerdeki eserleri sanatseverlerle buluşturdu.

Topkapı Sarayında "Aşkı-ı Nebi Sergisi" açıldı…

Diyanet İşleri Başkanlığı, 2014 yılı Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı ile ortaklaşa büyük bir sergiye imza atarak, bugüne kadar bir arada sergilenmemiş eşsiz değerdeki eserleri sanatseverlerle buluşturdu.

Topkapı Sarayında "Aşkı-ı Nebi Sergisi" açıldı…
09 Nisan 2014 - 16:53

Doğumunun 1443. Yılında “Hicaz’dan İstanbul’a Hz. Peygamber Sevgisi” temasıyla hazırlanan “Aşk-ı Nebi” sergisinin Topkapı Sarayı Babüssade’de düzenlenen açılış töreninde konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, bu milletin tarihini, kaynağını Allah’tan ve Hz. Peygamberden alan aşkla değerlendirmek gerektiğini vurgulayarak, bütün bu amaçların esas gayesinin insanoğluna imanla birlikte zarif ve ince bir duygu kazandırmak olduğunu vurguladı.   Başkan Görmez’in konuşmasından bazı satır başları şöyle; “İnsan, beden ülkesine ruhunu hapsetmemeli…”  Doğumu kutlanan Hz. Peygamber’in yeryüzüne getirdiği rahmet mesajlarına bakıldığında, temel gayelerden bir tanesinin “İnsanın beden ülkesine ruhunu hapsetmemesi” olduğunu dile getirerek, yeryüzünde insanoğlunun en büyük bedbahtlığının aslında ruhunu beden ülkesine hapsetmesi olduğunu söyledi. Bütün ilahi metinler insanoğlunu yücelerin yücesine çıkarmak için uğraştı. Kur’an-ı Kerim’in her ayeti, Hazreti Peygamber’in her hadisi aslında insanoğlunun beden ülkesine hapsedilmeyip, yücelerin yücesine çıkmasını sağlamak içindir.   “İslam sanatta, imanla birlikte zarif ve ince bir duyguyu esas almıştır…”  Kişinin mutmain olabilmesi için imanla birlikte zarif ve ince bir duyguya, yüce-ulvi bir sevgiye, derin-metafizik bir muhabbete, asaletini ve kaynağını yaratıcı kudretten alan aşka ihtiyacı vardır. Tarih boyunca İslam’ın sanata bakış açısı düşünüldüğünde, bu gayelerin temel alındığı görülür. Bütün bu amaçların esas gayesi insanoğluna imanla birlikte zarif ve ince bir duygu kazandırmaktır. İnkarla birlikte zarif ve ince bir duygu mümkün değildir.   “Bazı tarihçiler bu büyük tarihi hakikatten uzak değerlendirebilir…”  Bugün burada büyük bir tarihin önünde ayakta duruyoruz. Hep birlikte bizim tarihimizi, kültürümüzü, medeniyetimizi değerlendirmeye davet ediyorum. Kültürümüzün, tarihimizin, medeniyetimizin kaynağını ve asaletini Yaratıcıdan ve O’nun yeryüzündeki sevgilisi Hz. Peygamber'den alan aşk açısından değerlendirmemiz gerekir. Bazıları bu büyük tarihi kılıç-kalkan, top-tüfek, savaş-barış üzerinden değerlendirebilir. Bazıları çelik-çomak, oyun-eğlence, zevkü sefa üzerinden değerlendirebilir. Hakikatten uzak bazı tarihçiler böyle değerlendirmiş olabilir hatta haremden ibaret değerlendirebilirler. Burada bir saray ve saltanat var ancak bu sarayın tek efendisi, sultanı hep Hz. Muhammed olmuştur.   “Gelin tarihimizi, kültürümüzü, medeniyetimizi bir sevgi, bir sevda, aşk-ı Nebi üzerinden yeniden okuyalım…”  Gelin bugün hep birlikte ortak tarihimizi, kültürümüzü, medeniyetimizi bir sevgi, bir sevda aşk-ı Nebi üzerinden okuyalım. Belki tarihi yeniden bu açılardan tekrar okumak gerekir. Bir sevgi, sevda, aşk-ı nebi üzerinden okumak mümkündür. Bizim şarkılarımız, türkülerimiz, kasidelerimiz, naatlarımız, mimarimiz, musikimiz, nefeslerimiz... Bütün bunlara baktığımızda karış karış bu toprağın her tarafına nakşedilen nakışlara baktığımızda o sevgiyi, saygıyı, sevdayı, aşkı, en başta da aşk-ı nebiyi hep birlikte müşahade ederiz. Tarihi bu açılardan okumak, bu sevgiyi, aşkı, sevdayı yeniden keşfetmek gerekir."  “Hz. Peygamber sevgisinde, rahmetinde kalplerimizi birleştirelim…”  Çeyrek asırdır Diyanet İşleri Başkanlığı milletle birlikte muhteşem bir gelenek haline getirdiği, Hazreti Peygamber'i anmaktan anlamaya doğru bir adım attığı Kutlu Doğum Haftası'nın arefesindeyiz.  Tam da ilişkilerimizin zedelendiği, yüreklerimizin yorulduğu bir zaman diliminden geçtik, geçiyoruz. Bir rahmet esintisi gibi 14 asır önce nasıl ki Peygamberimiz geldi, bölünmüş, parçalanmış yürekleri birleştirdi. İnşallah Kutlu Doğum Haftası da bölünmüş, parçalanmış bütün yürekleri birleştirir, yorgun bütün yüreklere derman olur ve Peygamber sevgisinde, rahmetinde hepimizi birleştirerek her türlü yanlışlığı, kötülüğü, kötülükleri geride bırakmamıza vesile olur.   Bu yılın Kutlu Doğum teması: ‘Din Samimiyettir’... “İnsanın din ile olan ilişkisi ancak samimiyet ilişkisidir…”  Her yıl Kutlu Doğum Haftası için bir tema belirliyoruz. Bu yılın teması "Hazreti Peygamber, din ve samimiyet" Hepimizin, bütün Müslümanların, İslam coğrafyasında yaşayan bütün Müslümanların İslam’la, din ile ilişkisini yeniden gözden geçirmesi gerekiyor. İnsanın din ile ilişkisi sadece bir samimiyet ilişkisi olabilir. Yapay, sanal, sahte sözlerin, davranışların yaygın olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Dünyada insan eliyle yapaylıklar çoğaldı. Riya, gösteriş, güç tutkusu, şehvet, menfaat, servet... Bütün bunlar insanın tabiatını bozdu. Hatta varoluşun tabiatına müdahaleler oluşturdu. Üzülerek belirteyim, en kötüsü de insan kendi hayatında ortaya çıkardığı yapaylıkları, gösterişi, dine de, din diline de bulaştırdı. Bütün bu yapaylıkları ortadan kaldıracak yegâne hakikat din iken, insanoğlu kendi suniliğini, gösteriş, imaj, reklam ve propaganda kelimeleriyle tarif edebileceğimiz her türlü yapaylığını din ile olan ilişkilerine de yansıttı. Bu sebeple biz din ile olan ilişkimizin ancak samimiyet ilişkisi olacağını işaret etmek için bu tema üzerinde durmaya çalışacağız.   Başbakan Erdoğan’ın mesajı…  Törende Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın mesajı okundu. Erdoğan'ın tören için gönderdiği mesajda şu ifadeler yer aldı;  "Başımızın tacı efendimiz, Hazreti Muhammed Mustafa'nın (S.A.V)  Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle düzenlenen etkinliklere davetiniz için teşekkür ederim. Müslümanlar olarak, peygamberler silsilesinin sonuncusu İlahi vahyin taşıyıcısı, doğruluk ve ahlak timsali, rahmet elçisi Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed’in doğumunu kutladığımız anlamlı bir haftadayız. Bugün Sevgili Peygamberimizin hikmetli sözlerine, özünde barış ve adalet olan kutlu mesajına her zamankinden çok daha fazla ihtiyacımız var. İnanıyorum ki düzenlenen bu anlamlı etkinlikler, İslam’ın sevgi, barış ve adalet mesajının yüceltilmesine Sevgili Peygamberimizin çağrısının daha gür bir sesle duyurulmasına vesile olacaktır. Bu manevi buluşmada Peygamberimizin kutlu doğumunu kutluyor, Onun evrensel çağrısında, barışta ve adalette buluşmayı yüce Allah’tan diliyor, sevgilerimi sunuyorum."  Bugüne kadar gerçekleştirilen en önemli "klasik İslam sanatları" sergisi…  Hz. Peygamber'in doğumunun 1443. yılına özel hazırlanan "Hicaz'dan İstanbul'a Hz. Peygamber Sevgisi; Aşk-ı Nebi Sergisi", Topkapı Sarayı Enderun Hazine Koğuşu ve Ayasofya Müzesi olmak üzere iki aşamalı gerçekleştiriliyor. Bugüne kadar gerçekleştirilen en önemli "klasik İslam sanatları" çalışması olma özelliğine sahip sergide, yurt dışından yabancı hattatların eserleri ile ilk kez gün yüzüne çıkan eserler yer alıyor. İslam Kültür Sanat Platformu'nun da düzenleyicileri arasında bulunduğu ve ana sponsorluğunu Yıldız Holding'in üstlendiği serginin küratörlüğünü Topkapı Sarayı Müzesi Müdürü Haluk Dursun, sanat danışmanlığını Prof. Dr. Mustafa Uğur Derman ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ali Rıza Özcan yaptı.  Topkapı Sarayı'nda kutsal emanetler, Ayasofya'da Hilye-i Şerifler…   İki aşamalı planlanan serginin ilk ayağı olan Topkapı Sarayı Enderun Hazine Koğuşu'nda 15, 16 ve 17. Yüzyıllardan kalma Mushaf-ı Şerifler, Siyer-i Nebi kitapları, Muhammediyeler, Delailül Hayratlar, Hilye-i Şerifler, Murakkalardan Hadisler, hat levhalar, Hazine bölümünden murassa Kur'an-ı Kerim muhafazaları, Hırka-i Saadet'in altın mahafazalarından örnekler, Osmanlı hanedanı tarafından vakfedilen ve Fahrettin Paşa tarafından Medine'den İstanbul'a getirilen eserler, gülabdan, buhurdan, murassa askı kandiller, Sakal-ı Şerif mahfazaları, Hz. Peygamber'in su içtiği tas ile Mukavkıs'a göndermiş olduğu mektup sergileniyor.   Ayasofya Müzesi'nde ise yaşayan hattatların, "Hz. Peygamber" temalı eserlerinden oluşan bir seçki sanatseverlerle buluşacak. Sergiye eserleriyle katkı sağlayacak hattatlar arasında Fuad Başar, Hasan Çelebi, Hüseyin Kutlu, Hüseyin Öksüz, Abdurrahman Depeler, Adem Sakal, Ali Toy, Cevad Horan, Davud Bektaş, Erol Dönmez, Fatih Özkafa, Ferhat Kurlu, Mehmed Özçay, Mehmet Memiş, Muhammed Yaman, Mustafa Parildar, Osman Özçay, Ömer Faruk Özoğul, Savaş Çevik, Seyit Ahmed Depeler, Tahsin Kurt, Yılmaz Turan, Nuria Garcia Masip gibi isimler yer alıyor.   Sergiler, 15 Temmuz'a kadar açık kalacak.

YORUMLAR

  • 0 Yorum