Yurt dışından gelen misafirlerin özellikle şehirlerle özdeşleşen özel lezzetleri tatmaya ve dışarıda bu lezzetleri aramaya başladığını kaydeden Ali Can Aksu, “Otellerdeki a la carte restoranların yaygınlaşması ile beraber aşçılarımız kendi lezzetlerini yarattılar ve ufaktan da olsa bir gastronomi hamlesi başlamış oldu. Deneyim ve tecrübelerle de gelişmeye başlandı. İlerleyen zamanlarda gelen misafirlerin ‘burada ne yenir, buranın neyi meşhur?’ soruları, istek ve arzuları doğrultusunda yöresel lezzetler ve şehir tatları yavaş yavaş öne çıktılar. Büfelerimize Anadolu bölümü ekledik ve çok da rağbet gördü” dedi.

Gastronominin turizmi destekleyen hatta son zamanlarda iten bir güç konumuna geldiğinin altını çizen Aksu, “Bu süreçte görüldü ki, gastronomi bazı bölgelerde destinasyon açmaya bile başlayabilir. Bunun örnekleri de var. Örneğin, Gaziantep’i bir destinasyon olarak açan turizm değil, gastronomidir. Antalya’daki her şey dahil sistemde verilen lezzetlere baktığımız zaman ise büfeler zenginleşmeye başladı ve yine burada da talep gören Anadolu mutfağı oldu” açıklamalarında bulundu.

Aksu, gastronominin kavram olarak son yıllarda çok fazla öne çıktığını ve bu sayede aldığı desteklerin de arttığını dile getirerek, “Bu iki sektör bir arada gitmek zorunda. Çünkü birbirine insan kaynağı da sağlıyor, bu gücü de var. Örneğin yerel lezzetleri tatmak için Gaziantep’e giden turistler orada konaklama ihtiyacı da duyacaklar. Bizim bu iki sektör arasındaki iç içe geçmiş entegrasyonu güçlü argümanlarla desteklediğimiz takdirde ciddi bir turizm hareketliliği ve sektör büyümesi ile karşılaşacağız” konu hakkındaki düşüncelerini paylaştı.