Arkeologlar Derneği Bursa Şubesi iş birliğiyle konferans ve eğitim amaçlı toplantılar düzenleyen Nilüfer Belediyesi bu kapsamda "Hakatompedos'dan Kervansaray'a Bir Kentin Gelişimi Aspendos" isimli konferans gerçekleştirdi. Konferansa, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veli Köse konuşmacı olarak katıldı. Üniversite öğrencilerinin ilgi gösterdiği konferansı dinleyenler arasında Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Zafer Yıldız da vardı.

ASPENDOS, TURİZM BÖLGELERİNDEN BİRİ HALİNE GELDİ

Nilüfer Belediyesi Karaman Dernekler Yerleşkesi’nde gerçekleştirilen konferansta "Hakatompedos'dan Kervansaray'a Bir Kentin Gelişimi Aspendos" başlıklı sunum yapan Prof. Dr. Veli Köse, çalışmalara başlamadan önce Aspendos kentinin yalnızca tiyatrodan ibaret bir kent olarak bilindiğini anlattı. Köse, yapılan çalışmalarla bu algının değiştiğini ve bölgenin Türkiye açısından en önemli turizm bölgelerinden birisi haline geldiğini vurguladı.
Aspendos antik kenti ve çevresinde, kendi başkanlığında sürdürülen kazılar hakkında da bilgi veren Köse, ilk kez 2008'de yüzey araştırması olarak başlayan çalışmaların, Bakanlar Kurulu kararıyla 2014 sezonundan itibaren izinli kazılara dönüştürüldüğünü söyledi. Köse, bu yıl yürütülen kazılarda, iki katlı dükkan kompleksi bulunduğu düşünülen bölgede kazı çalışmalarına yoğunluk verdiklerini anlattı.

2 BİN YILLIK DÜKKANA DİKKAT ÇEKTİ

Aspendos antik kenti ve çevresinde sürdürülen kazı ve rölöve çalışmalarında ortaya çıkarılan 2 bin yıllık dükkan ve yapıların önemine dikkat çeken Prof. Dr. Veli Köse, "Bu dükkanlarda değerli materyallerin satıldığını veya depolandığını, hatta bazılarının ofis olarak kullanılmış olabileceğini düşünüyoruz. Özelikle ünik bir yapı grubunun agoranın hemen yakınında ve tam kent merkezinde olması bunu destekliyor" dedi.

PROJELERİN GELİŞTİRİLMESİNİ İSTEDİ

Ayrıca Antik Dönem’den günümüze çeşitli evrelerde yerleşim gören kentin yapılarının farklı dönemlerde farklı işlevlerde kullanıldığına dair tespitlerin de olduğunu aktaran Prof. Dr. Veli Köse, yapılan çalışmalarla birlikte ortaya çıkan tespitleri gelecek nesillere aktarmak adına projelerin geliştirilmesi, koruma önlemlerinin alınması ve müzecilik faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi gerektiğine de vurgu yaptı.


 

Aspendos Antik Kenti Hakkında

Biri küçük biri büyük iki tepe üzerine kurulan Aspendos Antik kenti, gerek zaman zaman sanatsal ve kültürel organizasyonlara ev sahipliği yapan antik tiyatrosu, gerekse su kemerleri ile gelen turistleri kendine hayran bırakan bir kenttir. Bir çok uygarlığa da ev sahipliği yapmış olan Aspendos Antik Kenti’nin , Roma İmparatorluk döneminde yapılan tiyatrosu ve su yolları, Bizans ve Selçuklu dönemlerinde de kullanım görmüştür.

Antalya’nın Serik ilçesine bağlı Belkıs köyünde yer alan antik kent, Eurymedon nehrinin hemen yanında bulunmakta. Eurymedon yani Köprüçay nehrinin limana bağlanması ile de tarih boyunca ele geçirilmek istenen ticaret merkezlerinden biri olmuştur Aspendos.

Antik Kentteki Çalışmalar 2008 Yılında Başladı

2008 yılında yüzey araştırması ile çalışmalara başlanan kentte, 2014 yılından beri Bakanlar Kurulu kararı ile Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Veli Köse başkanlığında kazı çalışmaları sürdürülüyor. 2017 kazı sezonunda iki katlı dükkan kompleksi olduğu düşünülen bu yapılarda kazı çalışmaları sürdürülmüş olup bunu görüşü destekleyen pek çok buluntu ele geçirilmiştir. Buluntulara göre bu yapılarda değerli materyallerin satıldığı ya da yapıların depo veya ofis olarak kullanıldığı söylenebilir. Hellenistik ve Roma dönemine ait Pers standardında basılmış sikkeler çıkan buluntular arasında yer alırken, Aspendos’un Akdeniz dünyasının en geçerli parasını bastığını belirtmek gerekmektedir. Bu bağlamda Aspendos’un ekonomik bağlılığının bulunmadığı ve önemli bir ticaret kenti olduğu söylenebilir. Erken Hellenistik dönemde en çok kullanıma ulaşmış olan Aspendos sikkelerinin ön yüzlerinde at protomu yer alırken arka yüzlerinde sapan taşı ya da sapan atan adam yer almaktadır.

Kazılar esnasında sikkeler dışında camdan mini amphoralar, koku ve yağ şişelerine ait parçalar, kandiller, kemik objeler, bronz kemer tokası, çok sayıda çivi, terracotta figürinler, yüzük ve yüzük taşları gelen diğer buluntular arasındadır. Ayrıca mekanların duvar diplerinde zemine düşmüş duvar resmi parçaları tespit edilmiştir.