Kültür, Turizm ve Tanıtım Sektörü ile ilgili olarak bu konuda söz söyleyebilecek, fikirlerini paylaşabilecek bütün kurum ve taraf temsilcileri ile şahısların davet edildiği ilki 14.01.2014, ikincisi 21.01.2014, üçüncüsü de 28.01.2014 tarihlerinde olmak üzere üç toplantı gerçekleştirilmiştir. Bu toplantılarda İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünce hazırlanan sunum üzerinde değerlendirmeler yapılmış, ayrıca katılımcıların e-posta ortamında gönderdikleri görüş, tavsiye ve tenkitler de raporun olgunlaşmasına katkıda bulunmuştur.
Sektörün son değerlendirme toplantısı 06.03.2014 tarihinde gerçekleştirilmiş, özellikle ihtiyaçlar, sorunlar ve çözüm önerileri başlıkları altında son derece nitelikli ve somut bir değerlendirme yapılmış, ele alınan konunun şu andaki durumu, sorumlu ve işbirliği yapılacak kuruluşları ile çalışma takvimi belirtilerek bir nevi izlenecek “yol haritası” çıkartılmıştır.
Kültür, turizm ve tanıtım ile ilgili olarak MEVKA ve KOP İdaresi tarafından desteklenen, özellikle konunun uzmanı akademisyenler ve sektörün temsilcilerince hazırlanan çok sayıda proje gözden geçirilmiştir. Bu raporda özellikle Mevlana Kalkınma Ajansının Doğrudan Faaliyet Desteği ile hazırlanan "Konya Bölgesi Turizm Sektörü Alansal Varlık, Uluslararası Rekabetçilik ve Makro Düzey Kümelenme Çalışması"ndan da faydalanılmıştır.
1. MEVCUT DURUM ANALİZİ
1.1. Konya'nın Genel Durumunun Kısa Analizi
1.1.1. Konya'nın Tarihî Gelişiminin Kısa Analizi
Konya, tarih boyunca dünyanın en önemli kadim şehirlerinden biri olarak günümüze kadar var olagelmiştir. Yerleşik şehir hayatının Prehistorik (tarih öncesi) çağda başladığı anlaşılmakta, şehir merkezine yakın olan bir konumda bulunan Çatalhöyük, bugüne kadar keşfedilmiş en eski ve en gelişmiş Neolitik devir yerleşim merkezi olarak bilinmektedir. Çumra Çatalhöyük, dünya ölçüsünde ilk defa yemek kültürünün başladığı, tarımın yapıldığı, ateşin kullanıldığı, yerleşik hayata geçildiği ve vahşi hayvan saldırılarına karşı ortak savunmanın yapıldığı merkez olarak tanınmaktadır. Benzer şekilde Beyşehir ilçesine bağlı Çukurkent Köyü höyüğünde ve Alâaddin Tepesinde de Çumra ve Çatalhöyüktekine benzer karakterde neolitik izlere rastlanmaktadır.
Şehrin merkezini oluşturan Alâaddin Tepesi Neolitik dönem (M.Ö 9000-5000) sonları ile Kalkolitik dönem (M.Ö. 5500-3000) başlarında kurulmuş olup M.Ö. 2000 yıllarından beri düzenli olarak iskân görmüş höyüklerden biridir. Bölgede yapılan kazılarda Frig, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı yerleşimlerine ait bulgular elde edilmiştir. Tarih devirlerinde Anadolu ve Suriye topraklarında büyük bir imparatorluk kuran Hititler, Konya'ya da hakim olmuşlardır.
M.Ö. VIII. ve VIII. yüzyıllarda ise Frigler zamanında surlarla çevrilmiş İç Kale’de (Alâaddin Tepesi'nde) gelişen Konya (Kavania) bir kale-kent hâline gelmiştir. Frigler'den sonra Lidyalılar'ın egemenliğine giren Konya, daha sonra M.Ö. 4. yüzyılda Persler ve M.Ö. 2. yüzyılda da Büyük İskender, Selevkoslar ve Bergama krallığının istilâsına uğramıştır. M.S. 395’te Anadolu'da Roma hakimiyeti sağlanınca Konya, İconium olarak varlığını korumuştur. Arapların Kuniya diye adlandırdıkları kentin adı Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde bir daha değişmemiş ve günümüze kadar gelen ismini korumuştur.
Roma Dönemi'nde Hıristiyanlığın ilk yıllarında şehir, önemli bir dinî merkez olmuştur. Aziz Paul Anadolu'daki dinî seyahatleri sırasında Konya'ya da uğramıştır. 7. yüzyıl başlarında Sasanîler, bu yüzyılın ortalarında Muâviye komutasındaki Emevîler şehri geçici olarak işgal etmişlerdir. Konya 10. yüzyıla kadar bir Bizans eyaleti olarak kalmıştır.
Konya neolitik çağdan günümüze kadar uzanan süreçte bir yerleşim yeri olarak çağlar boyunca önemli medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Böylece kent farklı toplumların farklı üretim ve yapım teknikleri ile meydana getirdikleri birçok sanat eserine sahip olmuştur. Konya'da Mısırlılardan önce hiyeroglif yazının kullanıldığı tarihte (M.Ö.3500) ilk ev mimarî ve ilk kutsal yapı kalıntılarına rastlanmaktadır. Hıristiyanlık devrinde ait Anadolu'daki en eski Hıristiyan yerleşimine ve en eski kiliselerine de bu bölgede rastlanmaktadır.
Günümüzde tükenme noktasına gelen bakırcılığa dayanan el sanatları Selçuklular dönemine kadar uzanmaktadır ve ilk olarak Kapu Câmii civarındaki atölyelerde başlamıştır. Kitapları korumak ve bezemek için kullanılan ve İslâmiyetin kabulüyle birlikte kitaba verilen önemin artmasıyla gelişen ebru sanatı XVIII., XIX. ve XX. yy. örneklerine Konya Yusuf Ağa Yazma Eser Kütüphanesi'nde rastlanmaktadır. Çin sınırından Bizans topraklarına kadar uzanan Selçuklu Devleti'nin Anadolu'daki başkenti ve İpek Yolu üzerinde önemli bir konaklama ve ticaret merkezi olan Konya, aynı zamanda İslâm Medeniyeti'ne dair yüzlerce eserin yer aldığı, birçok İslâm ilim adamının ve mutasavvıfın yetiştiği ve yerleştiği önemli bir merkezdir. Kent ayrıca Anadolu Selçuklu Devleti’ni yönetmiş sultanların, vezirlerin ve Mevlâna gibi manevî fatihlerin, önemli tarihî şahsiyetlerin türbelerinin, vakıf eserlerinin, tekke, zaviye, mektep ve medreselerin bulunduğu bir şehirdir.
M.Ö. 8000-5500
M.Ö. 5500-3500
M.Ö. 3500-200
Neolitik Çağ, Çatalhöyük
Kalkolitik Çağ, Çatalhöyük
Tunç Çağı, Alâaddin Tepesi, Karahöyük
KONYA’NIN YERLEŞİM BİRİMİ OLARAK TARİHSEL GELİŞİMİNİ ETKİLEYEN MEDENİYETLER
M.Ö.
8. Yüzyıl
M.Ö.
7. Yüzyıl
M.Ö.
6. Yüzyıl
M.Ö.
6. Yüzyıl
M.Ö.
4. Yüzyıl
M.Ö.
1. Yüzyıl
M.S.
7. Yüzyıl
Hitit Medeniyeti
Firig ve Kimmerler Medeniyeti
Lidyalılar
Pers Medeniyeti
Makedonlar
Roma Medeniyeti
Sasanîler, Müslüman Araplar
KONYA’NIN YERLEŞİM BİRİMİ OLARAK BÜYÜMESİ VE GELİŞMESİ
1077 - 1307
Selçuklu Medeniyeti
1307 - 1465
Karamanoğulları
1465 - 1923
Osmanlı Medeniyeti
KONYA’NIN GÜNÜMÜZDE KENT YAPISININ GELİŞİMİ VE ŞEHİRLEŞME MODELİ
1923 Cumhuriyet Dönemi
1071 senesinde yapılan Malazgirt Savaşı'ndan önce Anadolu üzerine keşif harekâtları düzenleyen Müslüman Türkler ve Anadolu'yu tanıyan Büyük Selçuklular, bu savaş sonucu Anadolu'nun büyük bir kısmı ile birlikte Konya'yı da bir Müslüman Türk şehri yapmışlardır. Türklerin Müslüman olduktan sonra özellikle Anadolu'ya yönelmelerindeki temel gaye Hz. Peygamber (S.A.V)’in Konstantiniyye (İstanbul)’nin fethine dair müjdelere mazhar olabilme hedefleri olmuştur. Konya'nın fethedilmesiyle birlikte kentte İslâm kültürünün etkili olduğu dönem başlamıştır. 1071 Malazgirt zaferinden sonraki süreçte Selçuklu Sultanı Kutalmışoğlu Süleyman Şah tarafından fethedilen Konya, Anadolu Selçuklu Devletinin başkenti İznik'in 1097 yılında 1. Haçlı Seferi ile kaybedilmesi üzerine başkent yapılmıştır. Konya, bu tarihten 1307 yılına kadar aralıksız bir şekilde Anadolu Selçuklu Devletinin başkenti olmuştur.
Konya, Anadolu Seçlukluları'na başkentlik yaptığı yıllar arasında ilim, kültür ve sanatta dönemin ünlü alimleri, filozofları, şairleri, mutasavvıfları, hoca ve diğer sanatkarları da burada toplanmışlardır. Bahaeddin Veled ve Mevlâna Celâleddin başta olmak üzere Kadı Burhaneddin, Kadı Siraceddin, Sadreddin Konevî, Şahabeddin Sühreverdi gibi bilginler ve Muhyiddin-i Arabî gibi mutasavvıflar Konya'ya yerleşmişler, verdikleri eserlerle şehri bir kültür merkezi hâline getirmişlerdir. "Konya'nın Altın Çağı" denilebilecek bu dönem 13. yüzyıl ortalarına kadar devam etmiştir.
Bilhassa Hz. Mevlâna fikir ve felsefesi ile insanlığı aydınlatmış, Mesnevî ve Dîvân-ı Kebîr gibi eserler bırakmıştır. Yine önemli alimlerden biri olmakla birlikte ilmî kimliği fazla öne çıkmayan Nasreddin Hoca da güldüren ve düşündüren fıkraları ile Konya'nın kültür ve sosyal hayatının gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Selçuklular Dönemi Konya'sında kütüphaneler açılmış, bu dönemde din, hukuk, tarih, edebiyat, felsefe, sanat, tıp ve kozmografya alanında büyük tarihî ve kültürel atılımlar yapılmış, buna bağlı olarak kent genelinde birçok medrese, cami, kütüphane, türbe, çeşme, kale, han, hamam, çarşı, bedesten, köprü ve saray inşa edilmiştir.
Daha sonra Karamanoğulları Beyliği'nin en büyük şehri olarak yönetimine geçen Konya'da, bu dönemde de ilim ve kültür alanındaki gelişmeler devam etmiş, Ulu Arif Çelebi ve oğulları Adil ve Alim Çelebiler ile Ahmed Eflâkî ve Sarı Yakup gibi bilgin ve Mutasavvıflar yetişmiştir. Ali Gav Zaviye ve Türbesi, Kadı Mürsel Zaviye ve Türbesi, Ebu İshak Kazerunî Zaviyesi, Hasbey Dârü’l-Huffâzı, Meram Hasbey Mescidi, Şeyh Osman Rûmî Türbesi, Ali Efendi Muallimhanesi, Nasuh Bey Darü’l-Huffâzı, Turgutoğulları Türbesi, Kalenderhane Türbesi, Tursunoğlu Câmii ve Türbesi, Burhaneddin Fakih Türbesi, Siyavuş Velî Türbesi gibi tarihî ve kültürel eserler Karamanoğulları döneminde yapılmıştır.
1387'de Osmanlı Padişahı 1. Murad şehrin önlerine gelmiş, 1398’de de oğlu Yıldırım Beyazıd şehre girip Karamanoğulları Beyliği'ne son vermiştir. 1402 Ankara Savaşı'ndan sonra Karamanoğulları Beyliği'nin yeniden kurulmasıyla tekrar bu beyliğin hüküm sürdüğü Konya, Fatih Sultan Mehmet'in Karamanoğulları Beyliği'ni ortadan kaldırdığı 1465 yılına kadar Osmanlı-Karamanoğulları mücadelelerine sahne olmuştur.
Fatih Sultan Mehmed, 1470'te Devletin Rumeli (Sofya), Anadolu (Kütahya), Rûm (Tokat) Eyaletlerinden sonra 4. Eyalet olarak Karaman Eyaletini, merkezi Konya şehri olmak üzere kurmuştur. 17. yüzyılda 11 sancaklı eyalet 80.000 km2 ye yakın bir büyüklüğe ulaşmış, Tanzimat Döneminde bu eyalete Karaman yerine Konya denmeye başlanmıştır. 1910'da 102.000 km2 büyüklüğündeki Konya Eyaleti 11 ilçeli Konya Merkez, 7 ilçeli Niğde, 2 ilçeli Burdur, 5 ilçeli Teke (Antalya), 5 ilçeli Hamîd (Isparta) sancaklarına ayrılmıştır.
Konya, Doğu seferlerine çıkan Osmanlı Sultanlarından Yavuz Sultan Selim, Kanunî Sultan Süleyman ve II. Murad'ın uğrak yeri olmuştur. Osmanlı döneminde Konya'da ilim, kültür ve sanat hareketleri kesintisiz olarak devam etmiş ve kent ünlü alimler, şairler, tarihçi ve filozofların toplandığı merkez olmaya devam etmiştir. Bu dönemde de mimarî yönden pek çok cami, çeşme, medrese gibi eserler inşa edilmiştir. Selimiye Câmii, Yusufağa Kütüphanesi, Piri Mehmed Paşa Câmii, Şerafettin Câmii, Kapu Câmii, Hacı Fettah Câmii, Nakiboğlu ve Aziziye Câmiileri, Şeyh Halili Türbesi ile Mevlâna Külliyesi dönemin mimarî eserlerinden bazılarıdır.
Osmanlının son döneminde Tanzimat Fermanı ile Konya'da da yenileşme hareketleri başlamış, kent genelinde medreselerin yanında birçok ilkokul (İptidaî), öğretmen okulu (Darülmualimîn) ve ortaokul (Rüştiye) açılmıştır. İlk lise (idadi) 1889 yılında açılmış olup yine aynı yıllarda Konya Sanat Okulu, Vali Ferid Paşa tarafından hizmete alınmıştır. 1900 yılında Konya'daki medrese sayısı ilçeler dahil 530'a ulaşmıştır.
1.1.2. Konya'nın Coğrafî Yapısının Kısa Analizi
Konya ili, Anadolu Yarımadası’nın ortasında ve İç Anadolu Bölgesi’nin güneyinde yer almaktadır. Konya ili topraklarının büyük bir bölümünü, İç Anadolu’nun yüksek düzlükleri oluşturmaktadır. Güney ve güneybatı kesimleri Akdeniz bölgesine dahildir. Göller hariç 38.257 km2 ve göller dahil 40.814 km²’lik yüzölçümüne sahip Konya, bu açıdan Türkiye’nin en büyük ilidir.
Denizden ortalama yüksekliği 1.016 metre olup idarî açıdan kuzeyde Ankara, batıda Isparta, Afyonkarahisar, Eskişehir, güneyde Mersin, Karaman, Antalya, doğuda Niğde ve Aksaray illeri ile çevrelidir. Konya ili coğrafî açıdan ise kuzeyde Haymana platosu, kuzeydoğuda Cihanbeyli Platosu ve Tuz Gölü’ne, batıda Beyşehir ve Akşehir Göllerine, güneyinde Sultan Dağları’ndan başlayan Karaman ilinin güneyine kadar devam eden Toros yayının iç yamaçları önünde bir fay hattı boyunca oluşmuş volkanik dağlara, doğuda ise Obruk platosuna kadar uzanmaktadır.
Konya sınırları içerisinde en çukur yer, Konya Ovası’ndaki Aslım mevkii (975 m), en yüksek yer ise Alâaddin Tepesi’dir (1080 m). Tuz Gölü, Akşehir Gölü, Beyşehir Gölü ve Suğla Gölü de Konya sınırları içerisindedir. Kentin en fazla alana sahip yeryüzü şekli ova ve platolardır. Konya Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisindeki Karatay, Meram ve Selçuklu ilçelerine ilâve olarak Ahırlı, Akören, Akşehir, Altınekin, Beyşehir, Bozkır, Cihanbeyli, Çeltik, Çumra, Derbent, Derebucak, Doğanhisar, Emirgazi, Ereğli, Güneysınır, Hadim, Halkapınar, Hüyük, Ilgın, Kadınhanı, Karapınar, Kulu, Sarayönü, Seydişehir, Taşkent, Tuzlukçu, Yalıhüyük ve Yunak olmak üzere 28 ilçesi bulunmaktadır.
Konya ili yüzey şekilleri bakımından fazla çeşitlilik göstermemektedir. Konya’nın yaklaşık olarak üçte ikisi, İç Anadolu’nun yüksek düzlüklerinden oluşmaktadır. Güney ve güneybatısında Toros Dağları uzanır. Bazı dağlık bölgelerde 1100-1200 m. yükseklikte platolar, diğer bölgelerde 800-1000 m yükseklikteki ovalar bulunmaktadır. Ülkemizin tahıl ambarı durumunda olan düzlükler; Konya Ovası, Cihanbeyli Yaylası ve Obruk Yaylasından oluşmaktadır.
1.1.3. Konya'nın Ekonomik Durumunun Kısa Analizi
Konya’da ekonomik faaliyetlerin sektörel dağılımına bakıldığında; % 53,9 ile hizmetler sektörü, % 23,6 ile sanayi sektörü ve % 22,5 ile tarım sektörünün sıralandığı görülmektedir. Ülke genelinde % 9 tarım sektörü payının, Konya İlinde % 22,5 olması dikkat çekmektedir.
Selçuklu’dan itibaren temel zanaatların geliştiği Konya’da son yıllarda sanayide büyük gelişmeler kaydedilmiştir. Bu gelişmelerin bir yansıması olarak, İstanbul Sanayi Odası’nın 2012 yılı Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu listesinde Konya’dan ilk 500’de 9 firma, ikinci 500’de de 15 firma yer almıştır.
Konya; istihdam ve ülkemiz ekonomisine kazandırdığı katma değer açısından İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Antalya’dan sonra 6’ncı il konumundadır. İldeki 9 adet Organize Sanayi Bölgesi, 39 adet küçük sanayi sitesi ve 14 adet özel sanayi sitesinde konumlanmış imalat sektörü işletmeleri, Türkiye genelindeki kayıtlı işletmelerin % 4’ünü oluşturmakta ve sanayi üretimi yapan firma sayısı açısından 5’inci sırada yer almaktadır.
İlde faaliyet gösteren sanayi işletmelerinin işyeri sayısı bakımından sektörel çeşitliliği dikkat çekicidir. Başta otomotiv yan sanayi, tarım makineleri, değirmen makineleri, ekmek makineleri ve metal işleme makinelerinin ağırlıklı olarak oluşturduğu makine sanayi, döküm sanayi, gıda sanayi, ayakkabı sanayi olmak üzere, lastik-plastik ürünleri, mobilya, dokuma-giyim, tuz, alüminyum, mermer öne çıkan sanayi ürünlerindendir.
Konya’da sanayinin gelişmesinde, yatırım ve üretim aşamasında yatırımcılara uygun ortamlar sağlayan organize sanayi bölgeleri, özel sanayi siteleri ve küçük sanayi siteleri büyük önem taşımaktadır.
Konya I.Organize Sanayi Bölgesi 1976 yılında 134 ha. alanda 165 işyeri ile hizmete girmiştir. Hâlen genişlemeye devam eden Konya Organize Sanayi Bölgesinde 2043 ha. alanda 520 işyeri üretime geçmiş, diğer taraftan Akşehir, Beyşehir, Çumra, Ereğli, Kulu, Karapınar ve Seydişehir ilçelerinde Organize Sanayi Bölgeleri kurulmuştur. Söz konusu Organize Sanayi Bölgelerinde 70 işyeri üretime geçmiş olup, parsel dağıtımı ve inşaat yapımları devam etmektedir. İlde mevcut OSB’ler toplam 3.466 ha. alanda 36.245 istihdam sağlamaktadır.
İlde 528 ha. alanda yerleşik, 14 özel sanayi sitesinde 2.526 işyeri üretime geçmiş olup, 32.365 civarında istihdam sağlanmaktadır.
Diğer yandan küçük sanayicilerin işyerleri gereksinimleri için İlde bugüne kadar 39 küçük sanayi sitesinde 6.800 işyeri yapımı gerçekleştirilerek, 15.010 civarında istihdam sağlanmaktadır.
Konya ili aynı zamanda toplam 1.904.438 ha. tarım alanı, farklı özelliklere sahip agroekolojik alt bölgeleri, ülkemizin toplam tarımsal üretime katkısı ile ülkemizin en önemli tarım merkezidir. Türkiye’de 21.383.626 ha. olan işlenen tarım alanının %9,5’i, sulanan tarım alanların ise %10’u Konya il sınırları içinde bulunmaktadır. Tarımsal üretimde de önemli bir yere sahip olan Konya ili; Türkiye buğday üretiminin yaklaşık %7’sini, arpa üretiminin %11’ini, şeker pancarının %28’ini, kuru fasulyenin üretiminin % 29’unu, havuç üretiminin ise % 67’sini ve haşhaş üretiminin % 22’sini üretmektedir. Konya, bu ürünlerin üretiminde ilk sıradadır.
Konya, ülkemizin küçükbaş hayvan, büyükbaş hayvan, kümes hayvanı, et, süt, yumurta, bal ve su ürünleri üretimine önemli katkıları olan bir ildir. Hayvancılığın gelişmesinde ilin sahip olduğu geniş mera ve bitkisel üretim alanları ile yaygın ve gelişmiş yetiştiricilik kültürünün önemli payı vardır. İlde hayvancılık ürünlerini değerlendiren çok sayıda süt işlemesi (112 adet) ve yem (61 adet) tesis, kombina ve mezbahalar (19 adet), et işleme tesisleri (46 adet) bulunmaktadır.
Konya’nın dış ticareti de giderek gelişmektedir. 2004 yılında 627 olan ihracatçı firma sayısı 2013 yılında 1.427’ye çıkmış, ihracatı da aynı sürede 275,6 milyon $’dan 1,35 miyar $’a yükselmiştir. İthalatta da benzer bir artış meydana gelmiş ve son on yılda 377,7 milyon $’dan 1,23 milyar $’a yükselmiştir.
Konya’nın 2013 yılı ihracatının sektörel dağılımı incelendiğinde; toplam 1,35 milyar dolar ihracatın, 1,251 milyar dolarını “İmalat Sanayi” nin oluşturduğu görülmektedir. Bu miktar toplam ihracatın yaklaşık % 93’üne karşılık gelmektedir. İkinci sırada yaklaşık 80 milyon dolar ile “Tarım ve Ormancılık", üçüncü sırada 11,6 milyon dolar ile “Madencilik ve Taşocakçılığı” , dördüncü sırada ise 4,18 milyon dolar ile “Toptan ve Perakende Ticaret” yer almaktadır.
Konya’nın 10 Yıllık Dış Ticaret Durumu
YILLAR
İHRACAT
İTHALAT
FİRMA SAYISI
İHRACAT DEĞERİ (USD)
FİRMA SAYISI
İTHALAT DEĞERİ (USD)
2004
627
275.556.000
643
377.698.000
2005
679
419.985.000
649
427.021.000
2006
779
493.532.000
742
555.829.000
2007
852
688.723.000
847
692.239.000
2008
917
871.223.000
808
775.418.000
2009
977
733.905.000
746
582.438.000
2010
1.084
979.277.000
907
802.419.000
2011
1249
1.167.763.000
1172
1.170.266.000
2012
1.313
1.275.511.000
1.133
1.153.774.000
2013
1.427
1.346.482.000
1.106
1.226.453.000
Türkiye küresel rekabet endeksinde Konya 9. sırada yer almaktadır. İstanbul Kalkınma Ajansı tarafından yapılan bu çalışmada Konya, temel göstergelerde ve ekonomik etkinlikte 9. sırada, inovasyonda 10. sırada bulunmaktadır.
1.1.4. Konya'nın Sosyo-Kültürel Yapısının Kısa Analizi
Tarih boyunca bir çok medeniyetlere ev sahipliği yapan Konya'daki sosyal ve kültürel yapı; Selçuklu ve Osmanlı döneminde bir yandan çok farklı etnik, dinî, tasavvufî ve fikrî grupların etkisi, bir yandan da farklı ülkelerden (İran, Orta Asya, Hindistan ve Arap ülkeleri) gelen kültürlerin, Selçuklu öncesinden süregelen yerli Hıristiyan kültürüyle kaynaşması sonucu oluşmuştur.
Cumhuriyete kadar birçok farklı tarikat, ilmî ve dinî akım, tekkeler ve zaviyelerde teşkilatlanmış, ayrıca Selçuklu ve Osmanlı dönemi Konya'sında yoğun bir medreseleşme faaliyeti gerçekleştirilmiş, kent medreseler şehrine dönüşmüştür. Buradaki medreseler, İstanbul'dakilerle bağlantılı olarak, yüzyıllarca ilim ve din adamı yetiştirmiştir. Her ne kadar Meşrutiyet döneminde batı tipi eğitim tarzına adım atılmış olsa da yüzlerce yıl süren medreseler dönemi, Konya kültüründeki dinî ve ilmî yapının en önemli yapı taşlarından biri olmuştur.
Cumhuriyet Dönemi Konya'sı ise uzun yıllar savaşın, yoksulluğun hüküm sürdüğü bir kültürü geliştirmiştir. Muhafazakâr ve âşık edebiyatı kültürünün içinde zaten var olan, ancak mümkün olduğunca eğlence amacıyla kullanılmayan müzik, şiir ve edebiyat; bu dönemde eğlenceye dönüşmüştür. Eğlence hayatının geleneksel kurallarının giderek gevşediği bu dönem, zamanın batılılaşma heveslisi yönetim anlayışından da destek bularak Konya folklorunun ve halk müziğinin geliştiği, buna bağlı olarak eğlence hayatının doludizgin yaşandığı dönem olmuştur.
Tarih boyunca önemli bir medeniyet merkezi olan Konya, dünyanın iki eski medeniyet kıtası olarak kabul edilen Asya ve Avrupa'nın kesiştiği bir yer olan Anadolu'nun ortasında, küçük ve büyük çaplı güney-kuzey ve batı-doğu eksenli tarihî geçiş yollarının merkezinde yer almaktadır. Bunlardan özellikle tarihî İpek Yolunun batı kanadını oluşturan Tebriz-İzmir ve İstanbul'un yanı sıra tarihî Baharat Yolu olan İstanbul ve İzmir-Şam-Bağdat güzergâhının üzerinde bulunmaktadır.
Anadolu'yu çapraz kat eden eski ticaret yolu, Osmanlılar zamanında Bursa'nın iktisadî bir merkez olarak yükselmesinden sonra tali yollarla beslenerek büyük bir önem kazanmıştır. Ayrıca kuzey güney eksenli tarihî ticaret yolu Sinop'tan başlayarak Konya'dan geçmekte ve Konya, güneyde Akdeniz sahillerinde Antalya ve Alanya limanları ile Kıbrıs-Mısır ve batıdan Doğu Akdeniz'e gelen ticaret yollarının kesiştiği ve ticaret mallarının değiş tokuş yapılarak el değiştirdiği önemli tarihî ticaret merkezlerinden biri olma özelliğini kuruluş tarihinden beri korumuştur.
Diğer yandan geniş manada Konya Ovası, güneyde Toros Dağları ve batıdaki Akşehir hattında bu dağların uzantıları ile çevrilidir. Kuzeyde Obruk yaylası ile Ankara sınırına ulaşan ovanın ekseni Konya-Bor (Niğde) arasında güney-batı-kuzey doğu doğrultusunda olup, bu topraklar Anadolu insanının ihtiyacı olan hububat üretiminde önem arz ettiğinden bu ovanın yerleşim merkezi olan Konya, Tahıl Ambarı deyimi ile özdeşleştirilmiştir. Çağlar boyunca bu özelliği ile geniş halk kitlelerinin ve ticaret erbabının dikkatini çeken bu ova, platolar ve onları çevreleyen daha yükseklerdeki dağlar, ilk çağ, orta çağ ve modern dönemin göçebe toplumları için önemli bir yaylak olma özelliğini muhafaza etmiştir.
Asırlardır geçen zaman içerisinde Konya daima en önemli şehirler arasında yer almıştır. Özellikle sosyal ve kültürel açıdan hep öne çıkan kimliğini taşımış olmasıyla birlikte, yapılan bilimsel araştırmaların sonucu geçmişte bir iç deniz olduğu anlaşılan Konya Ovası da bir tarla ve bir sofra telâkki edilegelmiştir.
Konya ovasını çevreleyen sıradağlar arasında yer alan geçitler (Gülek Boğazı bölgeyi güney ve doğuya; Beyşehir Akdeniz'e ve Akşehir Geçidi ise batıya bağlamaktadır) bulunmaktadır. Bunlar bölgeyi güney-kuzey ve doğu-batı bölgeleri ile irtibatını sağlayan önemli stratejik noktaları olup kent için ekonomik, askerî ve siyasî birçok avantaj sağlayarak bağlantılı bölgeler üzerinde etkinliğini daha fazla hissettirmesine ve alanını genişletmesine imkân vermiştir. Bu nedenle coğrafî ve stratejik yapı açısından Konya, ilk çağlardan itibaren önemli ticaret ve kültür merkezi olma özelliğini korumuştur.
Nitekim Anadolu Selçuklu Devleti'nin bu topraklarda ve stratejik öneme sahip bu geçiş noktası üzerinde kurulmuş olması da Konya'yı önemli bir kent hâline getirmektedir. Kent, Anadolu'da İslâmlaşma sürecinin yaşanmaya başladığı 11. yüzyıldan itibaren, diğer bir ifadeyle Anadolu'nun İslâm tarihinin başlangıcından beri, gazâ bölgesine yakın ve sınır boylarında gazâyı yürüten Anadolu Selçuklu Devleti'nin siyasî merkezi olmuştur. Bu açıdan Konya, İslâm dünyasının Bağdat, Şam gibi merkezlerinden ve İç Asya'nın bozkırlarından gelen ilim erbabı ve tarikat ehli insan grupları ile dolup taşmıştır.
Konya kendi bünyesinde şekillendirdiği meşrep ve tarikatları ile Anadolu'nun İslâmlaşmasında önemli bir misyon üstlenmiştir. Bu durum 13. yüzyılda Orta Asya ve Orta Doğu'daki mevcut siyasî ve kültürel dengeleri alt-üst eden Moğol istilâsı ile bir kat daha artmıştır. Bu istilâdan kaçan birçok ünlü İslâm âlimi ve tarikat ehli insanlar Konya'ya gelmişlerdir. Bunlardan biri de, Mevlâna Celâleddin Rumî'nin babası Âlimler Sultanı Bahaeddin Veled'dir. Anadolu Selçuklu Devleti Sultanı Alâaddin Keykubad'ın (1212-1236) daveti üzerine Bahaeddin, ailesi ve yakınları ile birlikte Konya'ya gelerek yerleşmiştir. Celâleddin, başta meşhur eseri Mesnevî olmak üzere bütün eserlerini burada yazmıştır. Kurulan Mevlevîhâneler Türk-İslâm kültür ve sanatının yanı sıra Anadolu'nun İslâm tarihinde yüzyıllarca devam eden birer kültür, medeniyet ve mefkure ocağı olmuştur.
Mevlâna'nın çağdaşı olan Şems-i Tebrizî'ye atfedilen türbe ile Sadreddin Konevî'nin türbesi ve bunların etrafında şekillenen dergâhlar, aynı misyonu yürüterek Anadolu'nun dinî tarihinde önemli görevler yerine getirmişlerdir. Büyük Selçuklu Sultanları gibi Anadolu Selçuklu Sultanları ve özellikle bu devletin ünlü hükümdarı Alâaddin Keykubâd (1213-1236) da, âlimlere ve şeyhlere çok hürmet etmiştir. Özellikle Beylerin, Mevlâna'nın torunu olan Ulu Arif Çelebi'ye gösterdikleri hürmet, Mevlâna'nın haleflerinin halktan kopmayışı ve Anadolu'nun birçok yerinde halifelerin ve bölgenin yerli beylerinin organizasyonlarında Mevlevî tekkelerine büyük önem vermeleri 15. yüzyılın sonu ve 16. yüzyılın başlarında bu teşkilatın köylere kadar inmesinde etkili olmuştur. Böylece Anadolu insanı Hz. Mevlâna'nın hoş sedası, evrensel görüşleri ile manevî dünyalarını şekillendirmiştir.
Öte yandan Osmanlılar döneminde Konya'nın gelenekselleşmiş medrese kültürüne dayalı dinî yapısı ve kendine has özellikleri ile diğer Anadolu şehirleri arasında ayrıcalıklı bir konum edinmiştir. Özellikle 15. yüzyılda Anadolu'daki siyasî görüntü ve dinî zemin, Şah İsmail'in dedesi Şeyh Cüneyd'i bu bölgede Şii görüşünü yaymak için cesaretlendirmiş ve Şeyh Cüneyd bu amaçla 1448'te Karaman'a bir seyahat düzenlemiştir. Ancak Şeyh Cüneyd'in Karaman'a yaptığı bu seyahat sonuçsuz kalmış; medrese kültürüne dayalı Konyalı din adamları karşısında tutunamayarak bölgeyi terk etmiş ve Suriye'ye gitmiştir.
Konya'nın bir diğer özelliği de Anadolu'da yer alan kervan yolları üzerindeki konumu, coğrafî özellikleri ve Selçuklu Devleti'nin başkenti olarak önemini uzun yıllar boyunca sürdürmüş olmasıdır. Türk-İslâm mimarisinin yoğun olarak uygulandığı ve bu nedenle de dönemin en parlak şehirlerinden biri olan Konya, günümüzde de mevcut tarihî mimarî kimliği ile önemini sürdürmektedir.
Konya Turizm Platformu tarafından yapılan anket uygulamaları kapsamında Konya'nın en değerli varlıklarına yönelik çalışma sonunda kentin ilk yedi önemli değeri tespit edilmiştir.
1. Hz. Mevlâna Türbesi
2. Meke Gölü
3. Çatalhöyük
4. Nasreddin Hoca Türbesi
5. Tınaztepe Mağarası
6. Alâaddin Câmii
7. Yerköprü Şelâlesi
Aynı anket çalışmasında Konya'daki diğer önemli tarihî miraslar ise İvriz Kaya Anıtı, Klistra, Eşrefoğlu Câmii, Eflatun Pınarı, Fasıllar Anıtı (Taşbaba), Aya Elena Kilisesi, Kubad Abad Sarayı, Köşk Kaplıcaları, Karapınar Obrukları, Tuz Gölü, İnce Minare, Karatay Medresesi, Ilgın Kaplıcaları, Oymalı Yeraltı Şehri, Aziziye Câmii olarak belirlenmiştir.
Aşağıdaki Tablo'larda Konya'nın sosyo-kültürel yapısına ait veriler yer almaktadır.
NÜFUS
2013 YILI NÜFUS GÖSTERGELERİ
TOPLAM
ERKEK
KADIN
NÜFUS ARTIŞ HIZI (BİNDE)
TÜRKİYE
76.667.864
38.473.360
38.194.504
13,7
KONYA
2.079.225
1.031.563
1.047.662
13
2013 yılı adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre Konya’nın nüfusu 2.079.225 kişidir. Yıllık nüfus artış hızı % 0.13, kilometrekare başına düşen kişi sayısı ise 53’tür.
İl merkezi nüfusu 2013 yılı adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre 1.185.436 kişidir.
Konya'daki diğer kültürel verilere bakıldığında kent genelinde 49'u sinema, 4'ü tiyatro olmak üzere toplamda 53 adet salon yer almakta olup bu salonlar 9.740 kişilik bir kapasiteye sahiptir. 2012 yılı boyunca gösterime giren 565 film, 1 milyon 72 bin 304 kişi tarafından izlenmiş, yine aynı yıl içerisinde sahnelenen 345 tiyatro gösterisi ise 129 bin 140 kişi tarafından izlenmiştir.
KONYA'DAKİ SİNEMA VERİLERİ
YIL
Sinema salonu sayısı
Koltuk sayısı
Gösteri sayısı
Seyirci sayısı
2012
49
7421
565
1.072.304
KONYA'DAKİ TİYATRO VERİLERİ
YIL
Tiyatro salonu sayısı
Koltuk sayısı
Gösteri sayısı
Seyirci sayısı
2012
4
2319
345
129.140
2012 yılı verileri 2011-2012 sezonuna aittir.
Türkiye genelinde en çok yerel gazetenin yayımlandığı kentler arasında yer alan Konya'da ilk matbaa, Konya Valisi Burdurlu Ahmed Tevfik Paşa zamanında Vilâyet Matbaası (1869–1933) ismiyle 1869 yılında kurulmuştur. Aynı yılın Kasım ayında vilâyet matbaasında basılan Konya gazetesiyle başlayan Konya basını, 135 yıllık geçmişiyle Anadolu basın tarihinde önemli bir yer tutmaktadır.
Konya yerel basını asıl gelişimini, II. Meşrutiyet döneminde yaşamıştır. Bu dönemde Konya'da 11 gazete ve 8 dergi yayımlamıştır. Bu yayınların genel özelliği, dönemin basınının genel karakteri olan amatörce yapılan faaliyetlerdir. Bu gazetelerin biri hariç diğerlerinin ömrü çok kısa olmuştur. Daha sonraki süreçte Birinci Dünya Savaşı'nın getirdiği sosyo-ekonomik ve siyasal sorunlar, Konya'da yayınlanmakta olan gazeteleri etkilemiştir. Konya basını Meşrutiyetten sonraki en gelişmiş dönemini, Millî Mücadele dönemi ve hemen sonrasındaki kısa dönemde yaşamıştır. Bunun temel nedenlerinden biri Konya'nın bir sürgün yeri olması ve aydınların gazetelere olan katkısıdır.
Kurtuluş Savaşı'nın başlaması ile birlikte Anadolu'daki bölgelerin stratejik konumlarının değişmesi, toplumsal yapı ve basını da etkilemiştir. Konya'nın Batı Cephesi'ne olan yakınlığı ve bazı askerî imalâthanelerin burada olması, kentin önemini bir kat daha artırmıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında askerler tarafından desteklenen ve Batı Cephesi lehine büyük yararlılıklar gösteren Babalık ve Öğüt gazetelerinin de yayınlandığı bu dönem, Konya yerel basınının altın çağı olmuştur. Nitekim Cumhuriyet'in ilânından 1949'a kadar 13 adet gazete çıkmıştır.
Bunların arasında dikkat çekenler, bugün de yayın hayatını sürdüren Yeni Konya ve yayın hayatına iyi başlayıp daha sonra kapanan Ekokon gazeteleridir. Meşrutiyetten bu tarafa yayınlanan ve 1950 yılına kadar Konya'nın amiral gemisi olan Babalık Gazetesi de kent basını için önemli bir gazetedir. Nitekim Ekokon gazetesi, Babalık yayın kadrosundan ayrılan yazarlar tarafından 1935'te oluşturulmuş ve 1950 yılında da kapanmıştır.
Türk basın tarihinde önemli gazetelerin yayımlandığı bir il olan Konya'da Yeni Konya, Yeni Meram, Merhaba, Konya Postası, Anadolu Manşet, Hâkimiyet ve Memleket vb. gazetelerle muhtelif dergiler yayınlanmaktadır. Ayrıca ilmî ve kültürel yayınların yanında sektörel alanda da bir takım yayın faaliyetleri şehrin kültür hayatına entegre olarak katkılar yapmaya devam etmektedirler.
1.1.5. Konya'nın Ulaşım Altyapısının Kısa Analizi
Turizm sektörünün gelişmesi, kolay erişilebilirlikle doğru orantılıdır. Konum itibariyle Anadolu’nun merkezinde yer alan Konya İli; karayolu, demiryolu ve havayolu ulaşımına sahiptir.
Konya’nın Karayolu Ulaşımı: Konya, Türkiye’nin kuzey ve güney illeri ile doğu ve batı illeri arasında ulaşımı sağlayan karayolu bağlantılarıyla bir kavşak noktası niteliğindedir. Konya İlinde 1.408 km. devlet, 1.633 km. il yolu, 8.340 km. köy yolu olmak üzere toplam 11.381 km. yol ağı bulunmaktadır. Devlet ve il yollarının % 95’i, köy yollarının % 64’ü asfalttır. Konya’nın çevre illerle yedi ayrı yol ile bağlantısı bulunmakta olup bu yolların büyük bölümü bölünmüş yol hâline getirilmiştir. Bu kapsamda bölünmüş yol uzunluğu 903 km.’ye ulaşmıştır. Karayollarının kalitesini artırmak amacıyla mevcut yollarda BSK yapımına yönelik çalışmalar devam etmektedir. Bugüne kadar BSK çalışması yapılan yol uzunluğu 491 Km.’dir.
Konya’nın Demiryolu Ulaşımı: Ulaşım sektöründe en avantajlı taşımacılık demiryolu ile gerçekleşmektedir. Bu nedenle kentlerin güçlü demiryolu bağlantısı, ulaşım olanaklarını olumlu yönde etkileyen temel faktörler arasında yer almaktadır. Demiryolu ile Konya’nın ulaşım olanaklarına bakıldığı zaman Türkiye’deki rakip illere göre iyi durumda olduğu görülmektedir. Özellikle Konya-Ankara ve Konya-Eskişehir arasındaki yüksek hızlı treninin devreye girmesi ve kısa bir süre içerisinde İstanbul ile YHT bağlantısının gerçekleşecek olması, Konya’nın erişilebilirliği açısından büyük bir avantaj sağlamaktadır. 2013 yılında demiryoluyla 1,13 milyon yolcu taşınmış olup, Konya-İstanbul YHT seferlerinin başlamasıyla bu sayının önemli miktarda artacağı tahmin edilmektedir.
Demiryoluyla Taşınan Yolcu Sayıları
Yıl
Ankara YHT
Eskişehir YHT
Diğer Tren Seferleri
Toplam
2011
183.347
0
188.774
372.121
2012
646.707
35.576
130.014
812.297
2013
844.334
96.842
187.951
1.129.127
Konya’nın Havayolu Ulaşımı: Konya’da havayolu ulaşımı askerî havaalanına ilâve edilen sivil tesislerle sağlanmaktadır. Konya Havalimanından tarifeli olarak haftada 134 uçak seferi (gidiş-geliş) düzenlenmektedir. Bu seferlerin 133 adedi iç hat, 1 adedi dış hat seferidir. Ayrıca, yıl içerisinde umre ve hac seferleri, yaz aylarında da Avrupa ülkelerine charter seferler gerçekleşmektedir. Konya Havalimanı mevcut terminal binası 5.348m2 kapalı alana sahip olup, 1 milyon yolcu kapasitelidir. Toplam kapalı alanı 23.700m2 olan yeni terminal binasının inşaatı tamamlanmak üzeredir. 3,5 milyon yolcu kapasiteli olan yeni terminal binası 2014 yılı içerisinde tamamlanacaktır.
Konya’da hava ulaşımının son beş yıllık gelişimine bakıldığında; 2009 yılında 4.050 olan uçak sayısının % 83 artış göstererek 2013 yılında 7.404’e, 2009 yılında 301.724 olan yolcu sayısının ise % 178 artış göstererek 2013 yılında 837.933’e ulaştığı görülmektedir.
Konya Havalimanı 5 Yıllık Uçak ve Yolcu Sayısı
Yıl
Uçak
Yolcu
İç Hat Uçak Sayısı
Dış Hat Uçak Sayısı
Toplam Uçak Sayısı
İç Hat Yolcu Sayısı
Dış Hat Yolcu Sayısı
Toplam Yolcu Sayısı
2009
3.729
321
4.050
267.518
34.206
301.724
2010
5.753
640
6.393
499.000
46.497
545.497
2011
5.693
827
6.520
530.509
70.362
600.871
2012
6.480
663
7.143
590.615
68.594
659.209
2013
6.749
655
7.404
769.221
68.712
837.933
1.2. Konya'da Sektörün Genel Durumu
1.2.1. Konya’nın Turizm Potansiyeli ve Turizm Türlerine Göre Alansal Varlıklar
Konya, önümüzdeki yıllarda farklı turizm ürünlerini geliştirerek bütünsel rekabet gücünü küresel bir destinasyon olarak ortaya koyabilecek kapasitede bir bölgedir.
Konya, özellikle dört temel turizm alanında (İnanç, Tarih ve Kültür, Termal ve Sağlık, Kongre ve Toplantı) gelişme ve ürün çeşitlendirme potansiyeline sahiptir.
1.2.1.1. İnanç Turizmi
Konya’nın “İnanç Turizmi” konusunda sahip olduğu üstün potansiyelin, kentin dünya standartlarında bir destinasyon olmasında büyük değere sahip olduğu aşikârdır.
Hz. Mevlâna ve onun temel yaklaşımının sahip olduğu güçlü doktrin ve kültür, Konya’yı gelecekte dünyanın en önemli inanç turizm merkezlerinden biri yapacaktır.
Hz. Mevlâna’nın yanı sıra Konya’daki diğer kültür ve inanç unsurlarının güçlü bir şekilde geçmişe dayalı olarak var olması, kentin turizm stratejisini olumlu yönde desteklemektedir. Bu nedenle geleceğe yönelik olarak Konya’daki potansiyelin geliştirilmesi ve turizm endüstrisinin bu değerler üzerinde tasarlanması gerekmektedir.
Bu alandaki rekabet üstünlüğü, kentin diğer turizm ürünlerine de olumlu etki edecektir.
Konya’nın İnanç Turizm Alanındaki Varlıkları
1. Hz. Mevlâna Türbe ve Müzesi
2. Şems-i Tebrîzî Câmii ve Türbesi
3. Şeyh Sadreddin Konevî Câmii ve Türbesi
4. Ateşbâz-ı Velî Türbesi
5. Kilistra (Kilise, Şapel)
6. Sille (Tarihî Câmii ve Kiliseler)
7. Seyyid Mahmud Hayranî Türbesi (Akşehir)
8. Seyyid Harun Veli Külliyesi (Seydişehir)
9. Ebu Said Muhammed Hadimî Türbesi (Hadim)
10. Handevî Kandevî Zâviyesi ve Türbesi (Ilgın)
1.2.1.2. Tarih ve Kültür Turizmi
Konya turizmi için ikinci stratejik alan “Tarih ve Kültür Turizmi” olup il merkezi ve ilçeleri tarih ve kültür turizmi açısından önemli bir potansiyele sahiptir.
Özellikle önümüzdeki yıllarda Konya’nın bir destinasyon olarak küresel pazarda yer alması noktasında, tarih ve kültür turizmi sektörünün gelişmesi büyük bir önem taşımaktadır.
Şehrin temel alansal varlıkları kapsamlı bir şekilde incelendiği zaman, bu temel değerlerin niteliği açık bir şekilde görülmektedir.
Ayrıca dünyanın en eski yerleşim birimlerinden biri olan Konya’nın yaklaşık olarak son on bin yılda insanlık tarihine ışık tutması da bir başka önemli özellik olarak değerlendirilebilir.
Konya’nın Tarih ve Kültür Turizmi Alanındaki Önemli Varlıkları
1. Çatalhöyük Neolitik Kenti (Çumra)
2. Boncuklu Höyük (Çumra)
3. Karahöyük (Meram)
4. İvriz Hitit Kaya Anıtı (Halkapınar)
5. Kilistra (Meram)
6. Sille (Selçuklu)
7. Eflatunpınar Hitit Su Anıtı (Beyşehir)
8. Fasıllar Hitit Anıtı (Beyşehir)
9. Yalburt Anıtı (Ilgın)
10. Vasada Antik Kenti (Seydişehir)
11. Zengibar Kalesi (Bozkır)
12. Obruk Hanı (Karatay)
13. Zazadin Hanı (Selçuklu)
14. Horozlu Han (Selçuklu)
15. Kızılören Hanı (Meram)
16. Dokuzun Hanı (Selçuklu)
17. Kadın Hanı (Kadınhanı)
18. Pamukçu Han (Meram)
19. Eli Kesik Han (Derbent)
20. Zalmanda Hanı (Altınekin
21. Zıvarık Hanı (Altınekin)
22. Belbaşı Hanı (Akören)
23. Alâaddin Câmii
24. Mevlâna Türbe ve Müzesi
25. Sahibata Müze ve Külliyesi
26. İplikçi Câmii
27. Şerafeddin Câmii
28. Şeyh Sadreddin Konevî Câmii ve Türbesi
29. Karatay Medrese ve Müzesi
30. İnce Minareli Medrese ve Müzesi
31. Ali Gav Medresesi
32. Alâaddin Köşkü
33. Kubad Abad Saray Sitesi (Beyşehir)
34. Eşrefoğlu Câmii ve Külliyesi (Beyşehir)
35. Kentsel Sit Alanı (Beyşehir)
36. Köşk Câmii (Hüyük)
37. Hisarlık Câmii (Bozkır)
38. Kapı Câmii
39. Aziziye Câmii
40. Sultan Selim Câmii
41. Piri Mehmed Paşa Külliyesi
42. Lala Mustafa Paşa Külliyesi (Ilgın)
43. Ulu Câmii (Doğanhisar)
YORUMLAR