Sosyal kültürümüz başarıyı gözler önüne sermek ve övmek üzerine kurgulanmıştır. Linkedin duvarınızı açtığınızda anlaşmalar, büyük satışlar, terfiler kısacası başarılar ile karşılaşırsınız. Sektör liderlerinin fotoğraflarının üstüne yazılmış özlü başarı sözleri ile donatılır bütün Instagram motivasyon sayfaları. Başarısızlık hikayeleri bile bu bahsettiğim “başarılı” insanların yaptığı hatalar üzerinden aktarılır bize. Fakat gerçekten başarısızlığı tadıp sosyal medya duvarlarımıza asla ulaşamayan milyonlarca parlak insandan kimse haberdar değildir.
Sağ Kalma Ön Yargısı (Survivorship Bias) da örnek vermek gerekirse, Elon Musk‘a odaklanıp başarısını kovalayanların aynı sektörde başarısız olmuş milyonlarca ismi bilinmeyen kişiyi göz ardı ettiklerini öne sürer. Girişim sektöründe bunu çok sık görüyoruz fakat rakamlar yalan söylemez, birçok araştırmaya göre kişilerin ilk Startup’larının % 90’ından çoğu başarısız oluyor ve ortalıktan kayboluyor. Biz de bu % 90’dan habersiz bir şekilde, bütün konferanslarda baş gösteren ve başarılı olarak tanımlandırılan kitlenin peşinden koşturuyoruz.
Aynı şekilde Bolt‘un her yarıştaki başarısı göze sokulurken olimpiyatlara katılmaya hak bile kazanamayan milyonlarca sporcunun başarısızlığı göz ardı edilir. Yıllarca antreman yapan, düzenli beslenen ve kendini spora adayan insanların sadece bir avucunu izlersiniz olimpiyatlarda.
Sonuç olarak da başarı kavramı ve başarı şansı konusunda çok yanlış bir bakış açısı kazanıyoruz.
Bill Gates’in bu yıl okuduğu 10 kitap, LeBron’un antreman sonrası yaptığı 5 hareket, zengin insanların 5 alışkanlığı gibi içerikler ile kendimizi yanlış yönlerde fişekleyerek başarılı olan çok ufak bir kitlenin davranışlarını tekrarlayarak başarıya ulaşabileceğimiz yanılgısına düşüyoruz. Bu taktikleri zaten uygulayarak başarısız olan büyük kitleleri göz ardı ederek, bu yöntemlere gereğinden fazla değer veriyoruz.
Tarihte Survivorship Bias
Tarihteki en popüler Sağ Kalma Ön Yargısı örneklerinden biri İkinci Dünya Savaşı‘na dayanıyor. İngiliz ordusu uçaklarının düşürülme oranını azaltmak için bazı bölgelerine zırh kaplaması yapmaya çalışıyor. Uçağın ağırlığı ve malzeme yetersizliğinden dolayı da uçakların bütün bölgelerini kaplamaları mümkün olmuyor. Öncelikle hayatta kalıp geri dönen uçaklardaki mermi deliklerini inceleyerek en çok mermi alan bölgeleri zırh ile kaplıyorlar. Fakat bu yöntemin geri dönen uçak sayısını çoğaltmadığını fark ediyorlar.
Abraham Wald adlı bir istatistikçi olaya el atıyor ve zırh kaplamaları gereken asıl yerlerin hayatta kalan uçakların mermi yemediği bölgeler olduğunu iddia ediyor. Bazı uçakların bu bölgelere darbe alıp düştüğünü, hayatta kalanların ise diğer bölgelere mermi aldıkları için geri döndüklerini açıklıyor.
Kısacası geri dönen uçakların mermi aldıkları yerler, onları düşürebilecek (başarısızlığa uğratan) noktalar değil.
Tanıdık geldi mi bu durum?
Hani başarılı insanların sahneye çıkıp başarısızlıklarını anlatmaları?
Hayatta kalan uçakların hayati olmayan bölgelere kurşun yemeleri gibi değil mi sizce de?
Peki hikayelerini dinleyemediğimiz o düşen uçaklar?
İşte hayatta o mermi noktalarını kuvvetlendirmeniz gerekiyor aslında.
Zuckerberg okulu terk ettiği için değil okulu terk etmesine rağmen başarılı olmuş olabilir. Okulu bırakıp hezimete uğrayan o geniş kitlelerden kimsenin haberi yok.
Başarı fenomenlerinin verdiği tavsiyelere uymak yapabileceğiniz en büyük hatalardan biri olabilir. Zafer yollarında çok fazla insan, çok fazla değişken ve olasılık var. Başka insanların yollarını kovalayıp kaybolmaktansa bakış açınızı değiştirmek kendi hikayenizi güzelleştirmeye fayda sağlayacaktır.
YORUMLAR